|
|
|
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZ
Çanakkale savaşı başlamadan önce ve sonra yurdumuzun çeşitli bölgelerinden olduğu gibi köyümüzden de eli silah tutan herkesi devlet,davul ve zurnalarla toplamış ve savaşa götürmüştür.
Köyümüzden savaşa gidenlerden 3 kişi hariç hiçbiri geri dönmemiş,gözlerini bile kırpmadan bu vatan için canlarını vermişlerdir.Onları her zaman saygıyla anıyoruz.
O günleri şu an aramızda olmayan yaşlılarımız şöyle anlatmışlardı.
Bir bahar günüydü köyde davullar zurnalar çalmaya başladı...ne olduğunu anlayamadık hemen evlerimizin önüne çıktık,pazarköyden askerler gelmiş ev ev dolaşıp eli silah tutanları topluyorlardı.Çanakkale Savaşına asker topladıklarını anladık.......
2-3 saat gibi bir zaman içinde yiyecek ve yolluklar hazırlanmış,davul zurna seslerine köpek havlamaları ve tavuk seslerine ağlama sesleri karışmış,analar,babalar,çocuklar ve eşler bütün köy halkı meçhule giden bu kahramanlarla vedalaşıyor,hüzün,burukluk ve gurur birarada yaşanıyordu.
Öğleden sonra büyük bir coşkuyla bir daha köyüne hiç dönemeyen bir avuç kahraman uğurlanıyor.Yalova' ya oradan da gemiyle Çanakkale'ye gittiklerini öğreniyoruz.
Çanakkale savaşına katılıp savaşın sonlarına doğru 12 kurşun ile yaralanıp İstanbul Gümüşsuyu Askeri Hastanesine kaldırılan Niyazi TÜKENMEZ (Köse) ve Hanife BURAKAN'ın babaları hacı emin oğlu MUSTAFA kurtulamamış ve şehit olmuştur.90 yıl sonra mezarını torunu Serdar BURAKAN Edirnekapı(İSTANBUL) şehitliğinde bulmuştur.
Köyümüzün diğer şehitleri hakkında hiç bir bilgi ve kayıt bulunamamıştır. Sadece Hüseyin KOCAMAN ve Kerim KOCAMAN'ın babaları Kerim oğlu Sait Çanakkale savaşından sağ dönmüştür.18 ay boyunca hiç bot ayağından çıkmamış,eve gelince çürüyen parmaklarını tek tek çıkarmış 17 gün yaşamış ve vefat etmiştir.Sebile KOCAMAN,Zeynep YILMAZ,Ahmet ve Şaban UZEL'in babaları Yusuf (Yusufağa) ile Emirhasanlar'ın en küçük çocuğu Hüseyin 4.Ordu'da Filistin,Şam ve Bağdat taraflarında savaşmışlar,Tren ile Malatya taraflarında giderlerken ( Nereye gittikleri bilinmiyor) Tren bayır yukarı çıkarken hızı azalınca Yusuf,Emirhasanlar'ın Hüseyin'e kaçalım demiş, ben atlayınca ağaca bez bağlayacağım buluşuruz demiş,Hüseyin << Babam bana sakın savaştan kaçma diye tembihledi ben kaçmam >> demiş.Yusuf gündüzleri saklanıp ( savaşatan kaçanlar kurşuna diziliyormuş) geceleri yıldızlara bakarak Pazarköy' ancak 3 ayda binbir zorlukla bitkin bir halde gelebilmiş,bu yorgun savaşçıyı o gün orada gören Cenker Ali eşeğine bindirip Küçüktaşlık ve Kalaylı Dere tarafından Köye getirmiştir.
Kurtuluş savaşı yıllarında Yusuf ( Yusufağa) Yunanlılara karşı Milis kuvveti (Çete) olarak görev yapmıştır.Bir gün Yenişehir'in Örencik köyü yakınında Yunan Bölüğü ile karşılaşmış,hemen atını siper bir yere çekip tek başına Yunan Bölüğüne ateş ederek direnmiş köye gelip zulüm yapmalarını önlemiştir.Savaştan sonra Örencik köyüne gidince köylüler onu tanımış ,bir hafta ağalar gibi karşılayıp yedirip içirmişler.4. Ordu'da eksik yaptığı görevini Kurtuluş Savaşında bir Bölüğü tek başına ateş ederek püskürtmüş,Örencik köyünü Yunan istilasından kurtararak devletine olan vefa borcunu da ödemiştir.
Savaşa gidenler günlerce,aylarca beklenmiş,her gece köpek havlamasında avlulara,yollara çıkıp buğulu gözlerle özlem ve hasretle bakılmış..........
NOT: Araştırmalarım devam etmektedir
DÖNMEYİ AKILLARINDAN BİLE GEÇİRMEYENLER
EMİRHASAN'LARIN ÜÇ ÇOCUĞU
MUSTAFA - HASAN - HÜSEYİN(Yemen cephesi,Filistin ve Kanal harekatı)
İMAM HASAN'LARIN İKİ ÇOCUĞU
MUSTAFA - ALİ
İMAM HÜSEYİN'LERİN İKİ ÇOCUĞU
SELİM - KERİM
HÜSEYİN VE KERİM KOCAMAN'IN BABALARI
SAİT
HACI EMİN OĞLU
MUSTAFA
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|