<>
   
 
  Köyümüzün Tarihçesi

     KÖYÜ’ NÜN BULGARİSTAN’DAN   GELDİĞİ BÖLGE

                                  DELİORMAN

       Deliorman (Bulgarca: Ludogorie), aşağı Tuna Ovası'nda, Rusçuk, Razgrad, Silistre, Şumnu ve Hacıoğlu Pazarcık şehirlerini de içine alan ve Türklerin bir zamanlar çok yoğun olarak yaşadığı geniş bir bölgedir. Yerli halk tarafından böyle adlandırılmasının sebebi ağırlıklı olarak Meşe, Gürgen ve Kızılcık ağaçlarının karışımından oluşan çok sık ve geçit vermez ormanlarla örtülü olmasından ileri gelmektedir.
 
       Bölge tarihte pehlivanları ile ün yapmıştır. Dünyaca ünlü Deliorman'lı güreşçiler arasında Koca Yusuf, Filiz Nurullah,Ahmet Kara, Kurtdereli Mehmet Pehlivan ve Kel Aliço başta gelir. Genelde Karaman civarından gelen Türkler bölgeye yerleştirilmiştir.
Deliorman’a Traklar,Cetler,Daklar,İskitler(M.Ö 700),Yunanlılar ve Romalılar gelmişlerdir.Türk kavimlerinden Alanlar,Hunlar gelmişler,Avarlar 6.yy. Köstence’ye 3000 kişi,7.yy da Bulgar Türkleri 40.000 kadar, Asparah han ile gelip Karadeniz’e yakın yerlere yerleşmişlerdir.Sonra aynı ırktan Peçenekler gelip Tuna kıyısına ve güneye yerleşmişlerdir.

       Bir tarihçi,1065 yılında Tuna boylarında kuzeyden 600.000 Uz ve Oğuz adlı Türk kavminin gelip yerleştiğini bildirmektedir.1224 te Moğolların mağlup ettiği Rus ve Kuman birleşik Ordusu içindeki Uz’lar aileleriyle birlikte Tuna’yı geçip Dobruca’da yerleşmiş olan Türklerden Peçeneklere ve Deliorman’da yaşayan diğer Türk boylarına katıldılar.Mangalya,Balçık,Varna ve Silistre köylerine yerleştiler.Hıristiyanlığı kabul edenler Gagavuz adıyla anılmışlardır. Moğollardan kaçan Kuman’lar Bizans topraklarına yerleştiler.Bir kısmı Hıristıyan Uz’lara,bir kısmı da Müslüman GACAL-PEÇENEKLER’e karıştılar. 

       Bugün DELİORMAN bölgesinde İlkbulgarların,Peçenekler’in,Kumanlar’ın,Uz’ların, ve daha sonra gelen Osmanlı Türk’lerinin (1371 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgeyi fethetmesiyle birlikte bölgeye Anadolu'dan KONYA-KARAMAN bölgesinden, Karaman oğulları beyliğinin Osmanlı beyliğine alternatif olabilecek tek beylik olması ve kendisini Anadolu Selçukluların başşehri Konyada yaşamasından dolayı, Selçukluların devamı olarak görmesi, Osmanlı devletine rakip olacağı endişesi üzerine ağırlıklı olarak bu bölgeden özellikle gönderilmişlerdir.) torunları yaşamaktadır. 1800 lü yıllarda bunlara bir miktar KIRIM savaşından kaçan Kırım Türkleri de katılmıştır. 

       Bugünkü Gagauz’lar ve Gacal’lar Deliorman ve Dobruca ilk Bulgarlarının kalıntıları olmayıp Deliorman’da,Tuna çevresinde ve Dobruca’daki Türk boylarının ( Peçenek’lerin,Kuman’ların özellikle Uz-Oğuz’ların) torunlarıdır.Bunların Anadolu’dan değil Kuzeyden Kıpçak Bozkırından geldikleri kabul edilmektedir. Altın Ordu Devletinin dağılmasından sonra Kırım Türk’leri Deliorman ve Dobruca’ya göç etmişlerdir.

       Yıldırım Beyazıt Dobruca’yı zapt edince 1502 de Kıpçak Bozkırında yaşayan Tatar Türk’lerini Dobruca’ya yerleşmeye çağırdı.1593-1595 yılları arasında Romen baskısından dolayı Bucak’tan Dobruca’nın boş yerlerine Tatar’lar yerleştirildi.
       1783 te Kırım Rusya’ya bağlanınca Kırım Türk’leri Türkiye’ye göç ettiler.Bir kısmı da Köstence,Kavarna,Balçık ve Varna’ya yerleştiler.1856-1860 yılları arasında Kırım Tatar’larından 100.000 kadarı Dobruca’ya yerleştirildi.15.yy dan itibaren Dobruca ahalisinin büyük çoğunluğunu Kıpçak Bozkırından (Kafkas Dağlarının kuzeyinde, Dinyester ile İrtiş ırmakları arasındaki bölgenin tarihsel adı. Kıpçak Bozkırı anlamına gelir),Anadolu’dan, ve Kırım’dan gelen Türk’ler teşkil etmişlerdir. 

       DELİORMAN TÜRK’LERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

       Deliorman Türk’leri uzun boylu geniş omuzlu ve yakışıklıdırlar.Bunlar arasında açık kestane renkli ,sarı saçlı ve mavi gözlü olanları diğer tiplerden daha fazladır. 

       Bulgar tarihçi Manof’a göre bugünkü Deliorman Türk’leri 8.yy da Dobruca’ya gelerek Tuna boylarına ve Deliorman bölgesine yerleşmiş olan Peçenek’lerin torunlarıdır.Türk Kavminden olan Peçenek’ler Orta Asya’dan batıya yapılan Türk akınları sırasında Karadeniz’in kuzeyinden gelmişlerdir.7.yy da Dobruca’nın güneyine ve Karadeniz dolaylarına Deliorman bölgesine Uz Türk’leri (Gagauz) 600.000 nüfus olarak geldiler.Bunların pek azı Müslüman,pek çoğu Hıristiyan oldular.Müslüman olanlar Peçenekler’le karıştılar.Müslümanlığı kabul etmiş olan bu Türk unsurlar GACAL veya ÇİTAK adını aldılar.

       14.yy sonlarında Osmanlı Dobruca’yı ele geçirdiği zaman Deliorman’da kalabalık ve sık Müslüman Türk kütleleri buldular ki bunlar GACAL’lar ve ÇİTAK’lardı. 

       Deliorman Türk’leri hemen hepsi başlarına renkli uzun sarık ve bellerine uzun geniş renkli kuşak sararlar.Kırım Türk’lerinin düğünlerinde ;fakir düğünlerinde davul zurna bulunur.Gelin arabalarında gelinin yakın akraba hanımları bulunur.Buna yenge denir.Damat tıraşı ,berber damadı tıraş etmeye başlar.Çalgılar tıraş havası çalmaktadır.Delikanlılardan birisi tıraş yok benim havam çalacak der ve berbere bahşiş verir.Tıraş durur,çalgılar delikanlılının havasını çalar.Berber yeniden tıraşa başlar.Daha sonra diğer bir delikanlı tıraş yok der,berbere bahşiş verir onun da havası çalınır.Böylece tıraş 2-3 saat sürer.Tıraştan sonra damada kız tarafından verilen takım elbiseleri verilir. 

       AYAT
; Deliorman ve Dobruca’daki Kırım Türk’lerinin iki oda arasındaki ocaklığın bulunduğu odalara verdikleri isimlerdir.Kırım Türk’lerinde yaşayan bir inanca göre Kandil günlerinde ölülerin ruhları çıktıkları evin bacalarına konarlar ve evdeki yakınlarından Hatim duası ve yağ kokusu isterlermiş .Bunun için Kandil günlerinde Yasin-i şerif okunur ve pazlama-golaç pişirilir(Hamurların küçük köşeli şekilde yağda pişirilmesidir.) 

KÖYÜMÜZÜN BULGARİSTAN’DAN GELDİĞİ BÖLGE 

      İL=ESKİCUMA :TIRGOVİŞTA  ( Şimdiki isimleri ) 
      İLÇE = OSMANPAZARI : OMURTAG ( Şimdiki isimleri ) 
      KÖY = KUŞLUK KÖYÜ : PTİÇEVO ( Şimdiki isimleri ) 
       MAH = ORTA MAHALLE 

ATALARIMIZIN BULGARİSTAN’DAN GÖÇ NEDENLERİ
 
       Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit döneminde yapılan aşırı harcamalar nedeni ile Avrupa’ya karşı aşırı borçlanmış,bu borçları ödeyebilmek için balkanlardaki vergileri artırmış,bu vergiler balkan halkları arasında hoşnutsuzluk yaratmış,ayrıca Kafkas’lardan Ruslar tarafından göçe zorlanan (Bu göçlerin en önemlisi 1789-1790 yılları arasında oldu ve 1800’e kadar devam etti. Böylece yaklaşık 500 bin kişi Kırımdan ayrıldı.) Çerkez,Abaza gibi Müslüman gruplar Balkanlara yerleştirilmiş.Bu göçmenlerle Balkanlarda yaşayan Hıristiyanlar arasında düşmanlıklar ortaya çıkmıştır.

       1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları buradaki Türk’leri tedirgin etti. Bu olayların ardından RUSYA 24 Nisan 1877 de Eflak ve Boğdan’a girerek Osmanlı Ordusuna savaş ilan etti.Osmanlı Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede savaşa girdi. 93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Hicri takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. 93 MUHACİRİ ( macır-Göçmen ) denilmesi buradan gelmektedir. 

       Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde savaşılan 93 Harbi Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmış; hem büyük bir toprak kaybına neden olmuş,1 milyon kadar Türk Anadolu’ya ve Trakya’ya gelmiştir. 

       1880' li yıllarda Rumeli ve Kafkasya' dan gelen göçmenler tarafından Orhangazi’de Fındıklı, Hamzalı, Bayırköy, Mahmudiye köyleri kurulmuştur.Köyümüzün ilk kurucuları tahminen 2-3 yıl gibi bir zamanda Trakya ve İstanbul üzerinden buraya gelebilmişler,1880 yılında köyümüzü kurdukları tahmin edilmektedir. 2 yada 3 kışı yollarda geçirdikleri öğrenilmiştir.( Nerede geçirdikleri bilinmemektedir.), 

       O zamanki yetkililer (Orhangazi-Pazarköy) zeytini ve toprağı bol olan Gürle Köyü’nü verdikleri,fakat köyümüzün ilk kurucuları zeytinlerin acı olduğunu şimdiki köyümüzün bulunduğu yerde bol miktarda Fındık,Erik,Kızılcık ve diğer dağ meyvelerinin bol olması nedeniyle burayı tercih etmişlerdir. ( Bulgaristan’daki Türk’lerin yoğun olarak bulunduğu yer Deliorman bölgesidir.Oradaki yaşadıkları yerler dağ köyleri olduğundan burayı tercih etmeleri olağandır.)

       Köyümüzün şimdiki yeri çalılık ve ormanlık olduğundan günlerce tarla açmışlardır.Daha sonra kura ile yerler tesbit edilmiş yollar bırakılmıştır.Köyümüzün iki tarafında dereler aktığından tam aradaki yere köyü yerleştirmişlerdir.Köyümüzün kuruluşu ile ilgili bir belgeye ulaşılamamıştır,araştırmalar devam etmektedir. 

       BULGARİSTAN’A NEREDEN GELDİK 

      Köyümüzle ilgili bazı geleneklerin,Bulgaristan’dan gelen dedelerimizin oraya Orta Asya,Kafkaslar,Kırım veya Ural-Hazar havzasından gittikleri konusunda ipuçları vermektedir. 

       Dedelerimiz Bulgaristan-Osmanpazarı-Kuşluk köyü’ne muhtemelen şuralardan gelmişlerdir. 
       1. Normal göçlerle Orta Asya’dan buraya yerleşmişlerdir. 
       2. 1071 de Türk’lerin Anadolu’ya geçmesiyle önce Konya-Karaman bölgesine, çeşitli nedenlerle Osmanlı tarafından iskan sonucu tekrar Bulgaristan’a yerleştirilmişlerdir 
       3.  1853-1856 Kırım Savaşından sonra bu bölgeye Kırım veya Kıpçak bölgesinden gelmiş olabilirler. 

       Fakat;hangi sebeple olursa olsun dedelerimiz Bulgaristan’a Orta Asya’dan gelmişlerdir,eskiden beri duyup gördüğümüz bazı alışkanlıkların,ölen kişinin mezarının ağaç dalları ve samanla örtülmesi,testi ile mezara su dökülmesi ve testide kalan suyun mezarın baş ucuna bırakılması,gece tırnak ve saç kesilmesinin günah olduğunun büyüklerimiz tarafından söylenmesi sihir ve büyüye inanılması v.b gibi birçok örneklerin Şamanist dininde görüldüğü,Şamanizmin bir Türkmen inanç motifi-Türkmen geleneği olduğu,ayrıca genel olarak Sibirya ve Orta Asya kesimlerinin de inancı olduğu görülmektedir. Gök Türklerin, kısmen eski Uygurların ve nihayet 10. yüzyılın birinci yarısında İbn Fazlan’ın verdiği bilgiye göre, Ural-Hazar çevresinde yaşayan bazı Türk boylarının Şamanist oldukları anlaşılıyor. 

       Aslında zamanında bütün Türk-Moğol ve Tunguz halkları Şamanlığa bağlı idiler. Sonradan Müslümanlığa geçmişlerdir. Bundan da anlaşılacağı gibi köklerimizin Ural-Hazar,Kafkaslar,Kıpçak Bozkırları ve Asya’nın derinliklerine gittiği,Yüzyıllardır değişmeyen ve bugüne kadar hala korunmuş ve uygulanmakta olan gelenek ve göreneklerimizden de anlaşılmaktadır. 

       Köyümüzün kuruluşu ile ilgili değişik bilgi ve belge ile çok eski tarihli ellerinde fotoğraf bulunan,bütün köylülerimizden haber bekliyorum. Saygılarımla      03Ocak 2008
                                         Nail KOCAMAN

DUYURULAR
 

-----KODBUL-----

03 Ekim 2012 Çarşamba Yalova Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü anaç koyun ve keçi desteklemelerinin başladığını açıkladı. Yılda bir kez yapılan anaç koyun ve keçi desteklemelerine başlandı. Bu kapsamda bir açıklama yapan Yalova Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü vatandaşlara desteklemeden nasıl yararlanılacağı hakkında bilgi verdi. Yetiştiricilerin hayvanların kulak numaralarının da yer aldığı liste ile bağlı bulundukları örgüte en geç 15 Ekim 2012 tarihine kadar başvurmalarının istendiği açıklamada, "16/4/2012 tarihli 2012/3106 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliğinde belirtildiği üzere koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye, hayvanları Koyun Keçi Kayıt Sistemi (KKKS) ve Koyun-Keçi Bilgi Sistemine (KKBS) kayıtlı yetiştiriciler, anaç hayvan başına yılda bir kez olmak üzere desteklemeden yararlandırılacaktır. Anaç koyun ve keçi desteklemesinden yararlanmak isteyen yetiştiriciler, üyesi bulunduğu örgüte ekinde, hayvanlarının kulak numaraları listesi bulunan dilekçe ile 1/9/2012 – 15/10/2012 tarihleri arasında başvurması ve damızlık koyun ve keçi yetiştiricileri birlikleri, 16/10/2012 ile 30/11/2012 tarihleri arasında il/ilçe müdürlüklerine müracaat etmesi gerekmektedir. Yetiştiricilerin mağdur olmamaları ve desteklemelerden yararlanabilmeleri için birlik üyelerinin başvuruların zamanında yapmaları gerekmektedir" denildi. TC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yeni düzenlemeyle 30 gün prim ödeyen herkes ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek. Soru 31: İşsizim ve Hiçbir Yerden Gelirim Yok. Yasa Çıktığında Sağlık Hizmetinden Yararlanabilecek miyim? Primlerimi Kim Ödeyecek? Yeni düzenleme ile; aile içinde kişi başı geliri asgari ücretin üçte birinden (203 YTL’den) az olanların genel sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanacaktır.Soru 43: Çiftçiyim. Benim Sigortalılığım Nasıl Olacak? Yeni düzenleme ile; tarımsal faaliyette bulunanların, asgari ücretin yarısı üzerinden prim (102 YTL) ödemek suretiyle 30 gün hizmet kazanmaları ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları imkanı getirildi. Soru 11: Yasa İle Öngörülen 65 Yaş Kimler İçin Uygulanacak? Şu an 58 ve 60 olan emeklilik yaş hadleri, 2036 yılından itibaren emeklilik talebinde bulunacaklar için her yıl birer yaş artırılmak suretiyle 2048 yılında 65 yaş olarak uygulanacak.

-----KODBUL-----

HABER TURU
 
TAKVİM
 
Myspace Stuff

MÜZİKLER
 

saat